5 Mayıs 2015 Salı

Klasikler......eskiye yolculuk part- 1



Geçen gün babaannemin evine yaptığım bir ziyarette şirin bir oyuncak arabaya rastladım.Eski model bir oyuncak arabaydı bu buna bağlı olarak babaannemle aramızda eskiye dair bir sohbet başladı konu nasıl döndü dolaştı geldi bilmiyorum ama en son babaannemin ortaokul döneminde okuduğu kitaplardan bahsediyorduk. Babaannem klasikler merak saldığını söyledi o dönem neredeyse okumadığı kitap kalmamış. Bense kendimi düşündüm çoğunu okumuştum aslında klasiklerin ama tam metin olarak değilde ilkokul çocukları için kısaltılmış şekliyle. Bir kitapsever olarak bunları detaylı olarak okumamanın yarattığı utançla (!) hemen kitap evinin yolunu tuttum zaten temin etmek pek zor olmadı bende eş zamanlı olarak aldığım kitaplardan ikisine başladım ve bitirdim.Biri Balzac'ın Vadideki Zambak adlı romanı biri de Stefan Zweig'in Acımak adlı ünlü klasiği. Aslında ikisini ayrı yorumlamak istiyordum ama artık  böyle kısmet oldu.



BENİ TARİH HAVASINA SOKAN OYUNCAK ARABA







Acımak-Stefan Zweıg 

Başta her şey günlük bir rutinde ilerliyor kitapta sonrasında ise felaket zilleri çalıyor kahramanımız için. Zaten kitap boyunca da onun kararsızlıklarını ve acıma duygusunun bir insanı ruhsal yönden nasıl yıkıma sürükleyeceği anlatılıyor.Dram severler okusun Stefan Zweig'in kitaplarını çünkü yazarımız her kitabında özellikle dram ağırlıklı çalışmış zaten yaşadığı hayatta kitaplarından pek farklı değil...... İntihara eğilimli bir yazarı olarak kitaplarını da intihar üzerine kurgulamış.
 Konusuna gelirsek.......
 KONU:
Genç bir süvari subayı olan Hofmiller bir gün arkadaşlarıyla birlikte kasabasın  en zenginlerinde biri olan Herr von Kekesfalva adlı adamın evinde verdiği bir davete gider. Çok eğlenen genç adam evin küçük kızı Edith dışında partideki bütün kadınlarla dans ettiğini fark eder.Kabalık ettiğini düşünerek kızın yanına gider ve dansa davet eder.Kızsa garip bir tepki verir ve adamın yüzüne şaşkınlıkla bakıp çığlık atar ardından da hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlar.En az kız kadar şaşkın ve sıkıntılı olan genç subaysa sonradan kızın sakat olduğunu ve kendisini dansa davet ederek onunla alay ettiğini sandığını öğrenir. Büyük bir gaf yaptığını fark eder ve hızla evden ayrılır. Ertesi sabah bir mektup alır mektubu Edith yollamıştır. Mektupta Edith dün akşamki olayın bir yanlış anlaşılma olduğunu bildiğini ve onu eve davet ettiğini yazmıştır. Genç adamın bu mektubu alışı  hem Kekesvalfa ailesi hemde Hofmiller için tükenmek bilmez acıların 
sadece başlangıcıdır...

Bu arada unutmadan bu romandan uyarlanmış eski bir filmde varmış Türkçesi çevrilmemişti zaten ama İngilizce'sini de bulamadım.:(






Bulabildiğim tek şey filmden ufak bir kesit oldu












Vadideki Zambak-Balzac




Betimlemelerine hayran kaldığım ve Balzac'ın kendine has üslubunu sonuna kadar tattıran bir kitap.Yazar ilk başta mutsuz bir gencin yaşadığı acılara yükleme yaparken daha sonra toplumsal kuralların aşkı nasıl kalbin derinliklerine gömdüğünü anlatıyor.Çok güzel bir kitaptı özellikle insan betimlemelerini yaparken kullandığı yazı üslubuyla bile Balzac usta bir yazar olduğunu gösteriyor  bu romanında. Okuyun asla pişman olmazsınız.....

KONU:
Aristokrat bir ailenin küçük oğlu Felix de Vandennesse, ailesinin sıcak sevgisinden ,ilgisinden yoksun, otoriter bir ortamda yetişmiş çalışkan bir çocuktur. Restauration devrinin yaklaştığı sırada Felix’i babası Tours’a çağırır. Felix, babasının davetine hemen itaat eder. Tours’a gittikten sonra bir gün bir baloya katıLır.Baloda bir genç kadın görür.Onun güzelliği karşısında adeta büyülenir, ona karşı derin bir sevgi duyar.Bu genç kadını uzun süre unutamaz.Bir gün, İndre nehrinin kıyısında Clochegourde şatosunda bu genç kadınla karşılaşır.enç kadının adı Kontes Henriette de Mortsauf’tur.Feliz, kadının güzelliğinin vadinin adı ile özdeleştiğini düşünür.Vadinin adı Zambak’tır. Henriette de tıpkı zambaklar gibi temizi saf ve güzeldir.Felix ve Henriette tanışırlar. Henriette, Felix’e hayat hikayesini anlatır.Henriette, evlidir ve kocası asık suratlı, sert, soğuk bir insandır.Mutsuz bir hayatı vardır. Felix de ona ailesinin hallerinden, kederli çocukluğundan bahseder.Karşılıklı dertleşmeler her ikisinide birbirine yakınlaştıracaktır......

BUNLARDA TAM METİN OLARAK OKUMAYI HEDEFLEDİĞİM KLASİKLER













































İMZA:KİTAP KURDU SAFİNAZ























































3 Mayıs 2015 Pazar

Bloggerlar'ın Atası: PuCCa


Benim uzun bir süredir takip ettiğim bir yazar  bütün kitaplarını okudum ama o kadar içten o kadar komikti ki okuyunca benimle hemfikir olacaksınız - zaten belkide çoğunuz okudunuz
Onun dışında da herkes hemfikir değil benimle çok eleştirildi işte...
-Küfürlü yazıyor.
-Herkes de yazar oldu.
-İnternetten ünlü mü olunurmuş.
Falanda fistan da.
Tabi bence bu kıskananların yorumu gayette güzel yazıyor ...
Bikere kadın kendi çapında dünyada bir ilki yarattı DİZÜSTÜ EDEBİYATI .

Saygı duymak lazım küfürden rahatsız oluyorsanız anlarım ama bunun dışındakiler hep kıskançlı abidelerinin yorumu bence.


SON KİTABI


“Hayatını sosyal medyadan takip edebileceğiniz tek kitap karakteri.” BLOGGER’LARIN ATASI, MONÇİÇİ BAKIŞLI, ZALIM STALKER, FAKE EVLİYA PUCCA SUNAR! Bir blog yazıp hayatı değişen, hatta o hayattan bir de film yapılan, geçmişinden kaçarken bile yine ona sığınan Pucca, onu üzenlere, bok var gibi evlenenlere ve haksızlıklara ateş püskürürken; onu sevenlere, pms pms diyenlere ve akılsızlara bedavaya akıl veriyor. Vee mutlu sonu aramaya devam ediyor... “Yaşarken hiç komik değildi...” 
Bu kitabında diğer kitaplarındaki Marilyn Monroe maskesini takmamış
yüzünü göstermiş PuCCa.

Buda tanıtım videosu


Daha okumadım ama hemen alıp okuyacağım ayyy daha şimdiden heyecanlandım 


Buda PuCCa modası......



İMZA:KİTAP KURDU SAFİNAZ














KİTAP OKURKEN MÜZİK DİNLEMEK

Kitap okurken nasıl müzik dinlenir ki ?
Ben yapamam şahsen. İki şeye birden odaklanmak insan beynine aykırı bir şey. Örneğin şimdi bir elinizi sağa doğru götürüp getirirken diğer elinizi ileriye doğru götürüp getirin....
Olmadı değil mi ?
İradeniz dışında bir eliniz diğer elinizin yaptığının aynısını yapmaya başladı.
Buna rağmen iki şeye birden odaklanabildiğini söyleyen insanlar var çevremde.
Hatta bunu gayet keyifli bulan bir yığın insan var  bazılarına göre kitabına göre müzik eşleştirilmesi yapılması gerekiyormuş  hatta.



Örneğin felsefe ve psikoloji kitaplarını okurken klasik müzik
Polisiye ve dedektif hikayeleri okurken gerilim müziği dinlenmeliymiş.
Neyin kafasını yaşıyor bunu diyenler kitabı bir soğuk iletişim aracına çevirmek değil de nedir bu ?
Kitap okurken farklı dünyalar gidiyor insan  filmlerdeki sahneler gibi yaşanan olaya göre müzik dinlemek de neyin nesi oluyor ki.

İnsan ya müzik dinler....

Yada kitap okur.
Ne kadar eleştirsem de nasıl oluyormuş diye merak ettiğimden deniyeceğim , hatta şimdi ona uygun bir müzik bile buldum.



Bu müzik uygun mu  yoksa değil mi ?
Söz sizde.........



















2 Mayıs 2015 Cumartesi

İMANA GETİREN YAZAR : HALİT ERTUĞRUL

Halit Ertuğrul'u tanımayanınız yoktur. Malum yazar fikirleriyle geniş kitleleri etkiliyor.Ben de ilk okuduğumda etkilenmiştim. Fakat sonra okumaya devam etmedim çünkü yazarın empoze etmeye çalıştığı İslami fikir akımına katılma düşüncesi  aklıma yatmadı.
Ama yinede keyifle okuduğum kitapları var (-gerçi son okuduğum romanı tam bir faciaydı ama- ) örneğin Düzceli Mehmet , Ayten romanları oldukça realist idi yazarın diğer kitaplarıyla kıyaslandığında. 




Ben bile okudukça bi tuhaf oldum bakın örtündüm üstüne üstlük :)))

Şaka bi yana bence ben fazla polemik yaptım olayı artık geçelim kitap yorumlarına


DÜZCELİ MEHMET

Yazarın tanık olduğu bir olayı anlatıyor.Oldukça paranormal olan diğer kitaplarına göre daha gerçekçi , aynı zamanda benim en sevdiğim kitabı.Çünkü malum sebebiyle ben kalbi İslama ısındırılmak istenenlere doğaüstü olaylara yaklaşılmasına karşıyım. Off yine polemiğe daldım içime hangi filozof kaçmışsa çıkmak bilmedi bi türlü. :D





ÖZET:

Hiçbir kural tanımayan, sıradışı bir gencin nefes kesen öyküsü.
Hayalden, kurgudan uzak, tamamen yaşanmış gerçek bir hayat hikayesi.
Manevi hiçbir inancı ve kuralı kabul etmeden yaşarken, öğretmeninin sevgi ve şefkat dolu ilgisiyle dönüş yapan Düzceli Mehmet, bambaşka bir insan olur.
Geçirdiği bir trafik kazasından sonra hayatı büsbütün değişen Düzceli Mehmet'in ibret dolu hikayesi, birbirinden ilginç olaylarla devam eder.
Düzceli Mehmet, defalarca okuyacağınız enfes bir kitap.


AYSEL


Yazarın okuduğum ilk kitabı yine Düzceli Mehmet gibi burada da ateist bir gencin İslama dönüşü anlatılıyor.Bu kitabın asıl kahramanı Aysel Halit Ertuğrul'un kitaplarıyla ölüm döşeğinde tanışmış bir genç kadın. Ve kitap tamamen onun yazara yazdığı mektuplardan oluşuyor. Tabi hastanın akli dengesi yerinde olmadığından kitaptaki isimler ve argo sözcükler değiştirilmiş.








ÖZET:

Aysel, ölüm döşeğindeki bir genç kızın yazdığı, yürekleri parçalayan bir mektubun açılımı...
Öksüz ve yetim kalarak, yetiştirme yurduna yerleştirilen Aysel, insafsız insanların ve art niyetli kişilerin elinde harap olur.
Akılları durduran hayat mücadelesi ve amansız kanser hastalığıyla boğuşurken yaşadığı hadiseler, okuyan yürekleri paramparça edecek cinstendir.
İnsan ilişkilerini, toplumsal yozlaşmayı, gençlik problemlerini sorgulayan bu kitap, intihar etmek üzere olan bir genç kızın şaşkınlık veren kurtuluşunun öyküsüdür.
Her insanın bu yaşananlardan alacağı ibret dolu mesajlar vardır.
Dayanabilen yüreklere...




KENDİN ARAYAN KADIN

Yazarın okuduğun son kitabı oldukça hayal kırıklığına uğradım bu kitabı okuyarak. Kitap beni rahatsız etti evet ama sebebi gerçek dışı hatta İslam dışı olaylar değil kitaptaki kahramanın beni hiçte tatmin etmeyen anlayış tarzıydı. Bi kere kitabın kahramanı daha kötü yollara düşmeden pişman oluyor hele bakalım dur önce bi kötü yola düş sonra pişman ol demi ya...:DD




Özet

Kendini Arayan Adam, Düzceli Mehmet, Aysel, Halit Ertuğrul'un en çok okunan flaş eserleri. Şimdi bunlara elinizde tuttuğunuz eser ekleniyor: Kendini Arayan Kadın. Tıpkı diğerlerinde olduğu gibi, bu kitapta da, kendinizi bulacak, yeni bir heyecan duyacak, dünyaya daha farklı bakacaksınız.
Nilüfer'in hayatı, düştüğü yanlışlıklar, kendini bulma mücadelesi, yaşadığı sarsıntılar, kendine uzatılacak bir el araması hepimizi üzecek ve düşündürecek. Kitabı okuyunca, çevrenizdeki Nilüferler'i fark edecek ve onun gibilere ulaşmanın vazifelerimizden biri olduğunu hissedeceksiniz.











Kitabın birde devamı var KENDİNİ BULAN KADIN diye. Ben okumadım okumayı da düşünmüyorum ama yine de bilgilerinize sunarım





ÖZET:
Elinizdeki bu kitap, daha önce Kendini Arayan Kadın adıyla sizlere sunulan eserin devamıdır. Yani büyük bir duygu yoğunluğu ve ibretle okuduğunuz Nilüfer Hanımın öyküsünün ikinci bölümü... Kendini Arayan Kadın okurlardan büyük bir ilgi gördü. Okuyanların yoğun talepleri sonucu da, kitabın ikinci kısmı olan Aradığını Bulan Kadın' hizmetinize sunduk. Aradığını Bulan Kadın'ın neyi aradığını ve neyi bulduğunu bilmek için, bir duygu sağanağı olan bu kitabı da mutlaka okumalısınız. O zaman göreceksiniz ki, Aradığını Bulan Kadın'ın bu sırlar dolu öyküsünde siz de varsınız, sizin özlemleriniz ve hayalleriniz de var. Büyüsüne kapılacağınız bu gizemli hayatın içinde siz de kendinizi bulacaksınız. Bu kitap, hayatınızın eserlerinden birisi olacak. Eğer kendinizi böylesine heyecan dolu bir hayat destanına hazır hissediyorsanız buyurun.




Sonuç olarak ben kendime ait ideolojimi geliştirmek üzere 
okudum yazarın kitaplarını  ama siz yazarın fikrini benimsemek istiyorsan keyifle okuyabilirsiniz. İyi okumalar........






BEN KİMİM

Siz beni tanımıyorsunuz tabi malum yeni bir blog sahibesiyim ama emin olun her kitap sever sevecek beni -(biraz iddialı oldu ama olsun)- çünkü ben biiiirrrrr....

Evet doğru bildiniz ben bir sosis bebeğim (kollarım ve bacaklarım sosis gibi olduğundan bu adı almışım) çünkü ve tabi tamda bir kitap kurduyum.

Blog yazma sebebim ise evveldir takip ettiğim blogger Nabrut Fıdıllıoğlu'na özendiğimden ileri geliyor. Mümkünse onu da ziyaret edin çok eğlenceli bir blogger ama benim yazdıklarım tamamen kitaplar hakkında olacak öyle ki kitap dışında konulara mümkün mertebe deyinmeme çabası içinde olacağım. Hadi  blog severler masa başına kitapları yorumlamaya.